Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, turizm sektörünün Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıdığını belirterek, “2016 yılında turizmdeki kayıplar sadece sektörün değil, maalesef ki Türkiye'nin kaybı olmuştur. Bu sıkıntılı dönemi atlatmaya çalışırken, işletmelerimizi ayakta tutabilmemiz gerekiyor. Ayakta kalabilmemiz için de acil tedbir alınması gerekiyor” dedi. TÜROB Kasım ayı Geleneksel Öğle Yemeği, sektörden yoğun bir katılımla Novotel İstanbul Bosphorus’ta gerçekleştirildi. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürü Nedret Apaydın ve Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı yemekte konuşan TÜROB Başkanı Bayındır, çözüm önerilerini “mevcut borç stoku ve sermaye akışının normale dönmesinin sağlanması için düşük faizli ve uzun vadeli işletme kredilerinin kullandırılması; SGK ve muhtasar ödemelerinin 1 Ocak 2018’e kadar faizsiz olarak ertelenmesi; çalışanların SGK işveren payının yüzde 50’si Hazine veya İŞKUR tarafından karşılanması” olarak sıraladı.
Fiyatlardaki düşüş büyük risk
“Bu yıl sektör ve ülke olarak çok zor sınavlardan geçtik” diyen Bayındır, “Büyük bir dirayet ve inanç ile demokrasi karşıtı her türlü girişimin karşısında durduk. Ülkemiz bu stresli dönemi, demokrasiye ve barışa olan inancı ile bertaraf etmekle beraber, turizm sektörü olarak maalesef darboğaza girmekten kurtulamadık” dedi. Bugün için asıl tehlikelerinden birinin ortalama oda fiyatlarındaki düşüş olduğuna işaret eden Bayındır, “Oda gelirleri, yüzde 40'ı aşan düşüşler ile 40 Euro'nun altına inmiş durumda. Dolayısıyla turist sayılarından ziyade, gelirlerimizi iyileştirmemiz gerekiyor. Aksi halde, sektörün yatırım, istihdam ve hizmet imkanları da aynı ölçüde olumsuz etkilenmekte ve bir domino etkisiyle tüm ekonomiyi etkilemektedir” diye konuştu.
Yakıt teşviği tüm bölgeleri kapsamalı
Bayındır, özellikle Güney sahillerinde yaşanan kaynak pazar sıkıntısını telafi edebilmek amacıyla sağlanan, yakıt teşviklerinin destinasyon ayrımı yapmaksızın, başta İstanbul olmak üzere tüm bölgelerimize, yıl boyunca uygulanması ve 2017 yılı için şimdiden açıklanması gerektiğini belirtti. Bayındır, “Turizmin mevsimsellik ve bölgesellikten kurtulması gerekiyor. Deniz-güneş-kum turizmi ve güney sahilleri dışında, Türkiye'nin turizm ürünlerinin çok daha çeşitli zengin ve cazip olduğunu vurgulamalıyız” dedi.
Kongre turistine KDV muafiyeti
Kongre ve iş toplantıların, ekonomiye ve marka değerine katkılarını çok yüksek olduğunu kaydeden Bayındır, “Kongre turizmi için verilen tekliflerde, tercih edilebilir olmak için, ülkemizin şu şartlarda ihtiyaç duyduğu en önemli farklılık, KDV muafiyeti uygulaması olarak öne çıkıyor, ancak bu yönde ülkemizde bir düzenleme bulunmuyor. Kongre turizmi için ülkemize gelmesi talep edilen dernek/şirket veya kurumların, kongre merkezi, konaklama, aracılık hizmetleri gibi kongre harcamalarının KDV’den muaf olması tercih sebebi olmaktadır. Türkiye bu yönde yaşanan daralmayı 2017-2019 dönemi için KDV muafiyeti uygulaması ile aşabilir” ifadelerini kullandı.
Rusya tek başına çare olmayacak
Rusya ile işlerin düzelmesinin tam anlamıyla çare olmayacağını savunan Bayındır, şöyle devam etti: “2015 yılının sonbaharında, 2016 yılında bizi büyük bir krizin beklediğini öngörmüştük. Sadece Rusya meselesi değil, Avrupa pazarlarında yaşanan sorunlar sektörü önemle ölçüde etkiledi ve iş hacmimizi düşürdü. Rusya’dan yaklaşık, 4 milyon kişi geliyordu. Avrupa’dan gelen turistte ise bu rakam 25 milyon civarındaydı. Dolayısıyla, kayıp kaynak pazarlarımızı ve özellikle de gelir anlamında, çok daha iyi analiz etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Rusya ile işlerin düzelmesinin tam anlamıyla çare olmayacak. Çünkü Rus turistlerin tatillerini geçirdikleri yer Türkiye'nin güney sahilleri. Şehir otelleri ya da kitle turizmi dışında ise çok fazla bir etkisi olmuyor. Şehir otellerinin otellerinin asıl müşterisi kongre turizmine gelenler ve özellikle Avrupalı, ABD'li ve Uzakdoğulu yüksek harcama yapan, şehrin içinde hareket eden turistler. Bu turistler, önce İstanbul'a inseler de, daha sonra kültür turizmi kapsamında Trabzon, Kapadokya, Şanlıurfa, Nemrut Dağı gibi bölgelerimizi de ziyaret ediyorlar.”
Ekonomideki payı yüksek
Bayındır, şunları söyledi: “Son altı ay içerisinde Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımıza iletmiş olduğumuz raporlarımızda ve birebir görüşmelerimizde, sektörümüzü ve istihdamı koruyup, rekabet koşulları çerçevesinde mücadele edilmesini sağlayacak gerekli tedbirlerin alınması konusunun, turizm sektörünün doğrudan ve dolaylı etkileri gözlemlendiğinde, aslında, ülke ekonomisi için hayati önem taşıdığını vurguladık. Sektörümüzün, 2015 yılında, gayri safi milli hasıla içerisindeki payı yüzde 12.9 ve istihdama katkısı yüzde 8.3 olarak saptanmıştır. Bu oran içerisinde sektörel ithalatın neredeyse sıfır olduğunu düşünürsek, turizm, Türkiye ekonomisi için rekabet üstünlüğü sağlayan en önemli gelir kaynağıdır. Dolayısıyla, 2016 yılında bu verilerdeki kayıp, sadece turizm sektörünün değil, maalesef ki Türkiye'nin kaybı olmuştur. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu süreçte, hükümetimizin, turizme olan yaklaşımı, bizleri dinlemeleri ve bizim yanımızda olduklarını görmek bizleri son derece mutlu etmektedir.”
Tanıtıma devam
“TÜROB olarak tanıtım ve pazarlama çalışmalarımıza da aynı hızla, motivasyonumuzu kaybetmeden devam ediyoruz” diyen Bayındır, son olarak, Japonya, Brezilya, Arjantin, İtalya, İngiltere ve Yunanistan'daki fuarlarına katılım sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “THY ile olan işbirliğimiz kapsamında gerçekleştirilen proje ile dünyanın dört bir yanından davet edilen profesyonel turizmciler, tanıtım amaçlı ağırlanıyor ve başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin ‘güvenli’ bir ülke olduğu mesajı veriliyor. Her iki kuruluş olarak, bu yılın en sıkıntılı dönemlerinde bile yabancı meslektaşlarımızı ağırlamaya ara vermedik, hatta bu yöndeki faaliyetlerimizi hızlandırdık. Son 3 ayda İstanbul’da ağırlanan yabancı turizmci sayısı bin kişiyi aştı.”
Günlük kiralık sorununda olumlu gelişme
Günlük kiralık evlerin sektöre olan olumsuz etkisine de değinen Bayındır, “Birliğimiz, uzun yıllardır, konutların günlük veya kısa süreli olarak, güvenlik, sağlık ve haksız rekabet konularında ciddi sorunlar teşkil ederek, yasalara aykırı bir şekilde kiraya verilmesi konusunda mücadele vermektedir. Bu haklı mücadelemiz neticesinde, basından da takip edildiği üzere yerel Belediyeler, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından ciddi bir süreç başlatılmıştır” dedi.